Ey hakikati arayan insan! Tevhid yalnızca Allah’ın varlığına inanmak değil, sadece O'nu hüküm koyucu, tek otorite olarak tanımaktır. Bugün insanlar Allah’ın hükümlerini bir kenara bırakıp, beşerî kanunlara yönelmiş; laiklik, demokrasi ve milliyetçilik gibi şirk unsurlarını din yerine koymuştur. Bu, açık bir sapmadır.
Bir ülkede Allah’ın indirdikleri değil de beşerî yasalar geçerliyse, orada İslam değil, tağut hüküm sürmektedir. Kim Allah’ın hükmünü terk eder, başka kaynaklardan hüküm alırsa, o kişi açıkça küfre düşer. Bu, Kur’an’ın hükmüdür; duygulara göre değişmez.
Bugün nice cübbeli, sarıklı, profesör yahut şeyh kılığındaki kişi, Allah’ın ayetlerini gizleyip tağutu meşrulaştırmaktadır. Bunlar halka Allah’ın hükmünü anlatmaz, aksine sistemle barışık olmalarını telkin eder. Bunlar maaşını devletten alır, dilleri suskundur çünkü geçim kapıları tağutun elindedir.
Günümüz tasavvuf anlayışı, hakikatten uzak, şirkle iç içe geçmiş bir gelenektir. “Gavs”, “Kutub”, “Şeyh” diyerek Allah’tan başkasına dua edenler, kabirlerden medet umanlar, Allah’a ortak koşmaktadır. Evliya denen kimselere, Allah’a ait sıfatları isnat eden her söz bir küfürdür.
Ey insan! Kurtuluşun yolu bellidir: Tevhid. Allah’tan başkasına ne dua et, ne bağlan, ne de hüküm hakkı ver. Tevhid ehli az olabilir, ama izzet onların yanındadır. Kalabalıklar hak ölçüsü değildir. Sapkın gelenekleri değil, Allah’ın kitabını ölçü edin.