 Necmettin Ãahinler, Bu Mülk Kimindir, Ãnsan Yayýnlarý, Ãstanbul, 2015, 124 s.
Mülkün sâhibi konusunda Kur’ân’da yer alan en çarpýcý âyetlerden birisi Mü’min Sûresi 16. âyettir. Bu âyetin sonunda, Allāh’ýn kýyâmet gününde huzurunda toplayacaðý insânlara “Bu mülk kimindir?” þeklinde hitap edeceði anlatýlmaktadýr. Bu hitap, duyma basîretine sahip olanlar için yaþadýðýmýz âlemde her an yenilenmekte; nefsimiz, dolayýsýyla bizim zannettiðimiz ve sâhiblendiðimiz bedenimizin/varlýðýmýzýn da aslî sâhibinin Allāh olduðu gerçeðini bize hatýrlatmaktadýr.
Kur’ân, Allāh’ýn göklerin, yerin ve her ikisi arasýndaki varlýklarýn Rabbi/sâhibi ve yaratýcýsý olduðunu sürekli vurgular. Bunun irfânî anlamý, tüm bu varlýklarýn Allah’ýn “tecellî”si olduðu gerçeðidir. Öyleyse âleme böyle bir gözle/anlayýþla bakan bir kiþi, bu âlemin her zerresinden/vechinden kendini “izhâr” eden Allāh’ýn “Bu mülk kimindir?” sözünü “can kulaðý” ile duymaktadýr. Böyle bir sözü duyanýn ise kendisine varlýk vermesi, yaþadýðý mülke “benim” demesi artýk mümkün müdür? Göklerin ve yerin mülkiyetinin/egemenliðinin yalnýzca Allāh’ýn olmasý, bu ikisi arasýnda insânýn hizmetine verilen her varlýðýn birer emânet olduðu gerçeðini de bize hatýrlatmaktadýr. Bu noktadan bakýldýðýnda Rûh’un taþýyýcýsý olan beden de diðer varlýklar içerisinde insâna verilmiþ en anlamlý mülktür. Çünkü Allāh’ýn tasarruf ve tecellîsinin kemâline yalnýzca insânýn bedeni/mülkü vasýta olmaktadýr.
Allāh’ýn lütfu ile ferdî kýyâmetlerini yaþayarak nefsâniyetlerini kendi rûhâniyetlerinde ifnâ/yok edenler sonunda kendilerinin zannettikleri variyetlerinin yani beden mülklerinin kendilerine ait olmadýðýný yakînen keþfetmiþlerdir. Artýk onlarýn cesedinden, nefsinden ve Rûh’undan iþleyen Hakk’ýn fiilleri ve isimleri olmuþtur.
|
|