Elmalı Erenlerinde Mânâ Dili |
|
|
|
Yazar |
: Ahmet Ögke |
Türü |
:
Kitap |
Baskı Yeri/Yılı |
: Ankara / 2007 |
Yayınevi |
: Elmalı Belediyesi Yayını |
Sayfa |
: 373 |
Görüntülenme |
: 19634 |
İndirilme Sayısı |
: 1 |
|
Bu eserin tam metni dosya olarak bulunmamaktadır
|
Özet
Batı Toroslar’ın doğal kollarından birini oluşturan Beydağları ile çevrili bulunan Elmalı, M.Ö. 2000–3000’li yıllardan başlamak üzere, Antik çağdan bu yana Helenistik, Roma, Bizans, Selçuklu, Teke Beyliği, Osmanlı İmparatorluğu ve nihâyet Türkiye Cumhuriyeti dönemlerini yaşamış ve bu köklü tarihi ile günümüze kadar gelmiştir.
Elmalı’nın tarihî, coğrafî, siyâsî (jeopolitik–stratejik), ekonomik, sosyolojik ve kültürel önemi, tarihin değişik dönemlerinde inişli çıkışlı bir grafik izlemektedir. Günümüze kadar ulaşan Türk–İslâm kültürü açısından konuya baktığımızda, Elmalı’nın altın çağlarını, Osmanlılar döneminde yaşadığını söylemek mümkündür. Özellikle 14. asırdan itibaren Abdal Mûsâ ve Kaygusuz Abdal ile başlayan, 16. yüzyılda Vâhib-i Ümmî, Eroğlu Nûri ve 17. yy.da da Sinân-ı Ümmî ile devam eden çizgide Türk–İslâm kültürü ve düşüncesi, Anadolu’nun, siyâsî çekişmelerden nispeten uzak kalan bu dingin köşesinde kendine önemli bir yer bulmuştur. Burada Hacı Bektaş-ı Velî ocağını uyandıran Abdal Mûsâ ve Halvetiyye çerâğını yakan Vâhib Ümmî başta olmak üzere, pek çok gönül ve aşk adamı, yetiştirdikleri talebeler ve ortaya koydukları eserlerle, aslında Elmalı’nın bir “kültür havzası” olmasını sağlamışlardır. Yörede bu zatlardan başka, Horasan melâmet kültürünü yaşatan Haydar Baba, Debbâğ (Tabak) Baba, Kepçe Baba, Çoban Baba, İsmail Eren, İshak Dede, Mahmud Dede vb. pek çok “baba” ve “ocak” bulunmaktadır. Türk toplumunun sosyal çatısını oluşturan bu Horasan erenlerinden topluma yansıyan kültürün izleri, bugün bile hâlâ mevcuttur.
Esâsında şehirler, yetiştirdikleri ve bağırlarına gömdükleri, ama zihin ve gönül dünyalarında hep yaşattıkları büyükleriyle bir ruh ve anlam kazanırlar. İşte Vâhib-i Ümmî, Eroğlu Nûri ve Sinân-ı Ümmî ile onun yetiştirdiği Niyâzî-i Mısrî de bu büyüklerdendir. Elmalı erenlerinin engin gönül iklîminden yansıyan, ta o devirlerden günümüze kadar hâlâ bütün tâzeliğini ve diriliğini koruyarak gelen ve felsefî derinliği de bulunan mânâ dilini, ve yöre halkı için âdetâ bir hayat iksiri gibi birlik ve dirlik verici nefeslerini gönüllere ulaştıracak olan bu eser, halkımızın her gün önlerinden geçtiği, bitişiğindeki câmide namaz kıldığı, zaman zaman ziyâret edip ruhlarına Fâtiha’lar gönderdiği bu gönül erlerinin mesajlarının insanlığa daha canlı ulaşmasına vesîle olacaktır.
Anahtar Kelimeler
Elmalı Erenleri, Vâhib-i Ümmî, Eroğlu Nûri, Sinân-ı Ümmî, Niyâzî-i Mısrî, Metafor, Mânâ Dili, Türk Tasavvuf Düşüncesi
Keywords
Metaphor
|